
Yönetmen/Senarist: James Cameron
Oyuncular: Leonardo Di Caprio, Kate Winslet, Billy Zane, Gloria Stuart, Kathy Bates,Victor Garber, Bernard Hill, Frances Fisher, Bill Paxton
Müzikler: James Horner
James Cameron'ın 1997 yapımı Titanic filmini izlemeyen çok az kişi kalmıştır. O zamana dek çekilen en pahalı film olma özelliğinin yanı sıra 2009'da gişe rekorunu yine bir Cameron filmi olan Avatar'a kaptırmadan önce 1.842 milyon dolarlık hasılatıyla zirvedeki yerini 12 yıl boyunca korudu. Toplam 14 dalda Akademi ödüllerine ( Oscar) aday olarak bunlardan 11 tanesine sahip olan Titanic, en çok Oscar toplayan filmler kategorisinde de Ben-Hur ve Lord of The Rings Return of The King'le birlikte başı çekiyor.


Başrol oyuncularının birbirine ısınmaları için öncelikle çıplak resim sahnesi çekildi. Bu sırada Di Caprio'nun 'yatağa..yani kanepeye' repliği aslında senaryoda yoktu, onun Winslet'ı çıplak gördüğünde verdiği bir tepki ve kafa karışıklığıydı. Bu yanlışlık yönetmenin hoşuna gidince filmde aynen kullanıldı. Ayrıca bu çıplak resmi çizen ve ekranda parmakları görünen şahıs da yönetmenin kendisidir. Bunun yanı sıra Rose karakterinin yaşlılığını canlandıran Gloria Stuart, filme kabul edildikten sonra ortak bir sahneleri olmamasına rağmen Kate Winslet'la tanışmak istemiş, bunu da bir röportajında ' Onu tanımam ve onunla konuşmam gerekiyordu, çünkü ben onu canlandıracaktım, o beni değil ' sözleriyle açıklamıştır.


Sonuç itibariyle film pek çok ödüle aday gösterildi. Japon akademisi tarafından verilen en iyi yabancı film ödülünün yanı sıra 14 dalda Oscar adaylığı vardır:
En iyi sanat yönetimi-set dekorasyonu ( Peter Lamont, Michael Ford) KAZANDI
En iyi sinematografi ( Russell Carpenter) KAZANDI
En iyi kostüm tasarımı ( Deborah L. Scott) KAZANDI
En iyi yönetmen ( James Cameron) KAZANDI
En iyi film KAZANDI
En iyi görsel efektler ( Robert Legato, Mark A. Lasoff) KAZANDI
En iyi ses efektleri ( Tom Bellford, Christopher Boyes) KAZANDI
En iyi ses ( Tom Jonhson) KAZANDI
En iyi kurgu ( James Cameron) KAZANDI
En iyi film müziği ( James Horner) KAZANDI
En iyi orijinal şarkı ( James Horner, Will Jennings) KAZANDI
En iyi bayan oyuncu ( Kate Winslet) ADAY
En iyi yardımcı bayan oyuncu ( Gloria Stuart) ADAY
En iyi makyaj ( Simon Thompson) ADAY
Gösterime girdiğinde bomba etkisi yaratmış bir filmdi Titanic. Amerikan sinemasına büyük katkıları olmuştu. Oscarlarda da bu başarı ve popülerite göz ardı edilmedi. Bu kadar çok rekor kırması, her konuda 'en' sıfatını sırtlanması bakımından zamanla filme karşı büyük antipati beslenmeye başlandı. Filme yöneltilen eleştiriler genelde senaryonun basitliği ( diyaloglar yetersiz bulunuyor) aşk hikayesine yoğunlaşılarak büyük bir facianın arka plana itilmesi, kalitesiz aşk sahneleri barındırması vb. konular üzerine yoğunlaşmıştı. Eleştirilerin ağırlığıyla yönetmen ve başrol oyuncuları filmde yer aldıkları için pişman olmaya başladılar. Leonardo di Caprio bu filmden sonra herkesin kendisini sadece sevimli bir çocuk olarak gördüğünden yakınmış ve bu imajı üzerinden atmak için çok çaba sarf etmişti. Cameron ise bir dönem Titanic için ' hatırlamak istemediğim bir deneyim' cümlesini kurmuştur. İçlerinde filme hala projeye ilk başladığı günlerdeki kadar iyimser ve sevgi dolu yaklaşan ve bunu röportajlarında açıkça dile getiren tek kişi Kate Winslet'ti. Tüm bunların yanı sıra Titanic, yönetmenine ve yapımcılarına tonla para kazandırdı ve Avatar'ı çekebilmek için onlara gereken altyapıyı hazırladı. Bunu bir lanet olarak görse de Leonardo'yu tüm bayanların sevgilisi ve hayalindeki erkek haline getirdi. Şöhret ona birçok kapı açmıştı. Zaman içinde herkes kendi yolunu çizmeye ve kariyerlerindeki taşlar oturmaya başladıkça, Titanic'e bakışları değişti. Bir nevi geçmişleriyle barıştılar. Leonardo da Kate de başarılı bir kariyere sahip oldular. Kate daha mütevazı işleri tercih ederken, Leonardo Martin Scorsese ile sağlam bir dostluk kurdu ve birlikte The Aviator (2004), The Departed(2006) ve Shutter Island(2010) gibi ünlü ve başarılı filmler yaptılar. Genç yaşta rol aldıkları filmleriyle yıldızları parlamış iki oyuncu olarak (en azından Titanic'te şartlar eşitti) dostlukları hep devam etti. Bunu 2008 yılında Sam Mendes'in yönettiği Revolutionary Road ile başka bir filme taşıdılar. Bu filmdeki April Wheeler karakteri Kate Winslet'a Altın Küre kazandırırken, Leonardo di Caprio da aynı ödüle en iyi erkek oyuncu dalında aday gösterildi. Kırmızı halıda spikerin 'Bu gece sizi en çok ne mutlu eder?' sorusuna birbirlerini işaret ederek 'Onun kazanması' şeklinde cevap vererek aralarındaki bağın hala ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha göstermişlerdir.

Oyunculuklara ise kötü eleştiriler gelmesi beni şaşırtıyor. Titanic'le piyasaya kazandırdığı aktörlere şimdi baktığım zaman, yönetmendeki 'filmlerimde ünsüz oyuncuları oynatırım' takıntısına şükretmek geliyor içimden. Esas oğlan ve esas kızımızın son yıllarda çok daha üstün performanslar sergilediğini söyleyebiliriz. Fakat bu onların 24 yaşındayken berbat oldukları anlamına gelmez. Milyon dolarlar harcanarak, büyük beklentilerle çekilmiş bir filmi sırtlamaktan söz ediyorum. Bu konuda çok ağır eleştiriler getirenlere ben de Jack'in ölüm sahnesiyle karşılık vermeyi yeğliyorum. Orijinal dilinde izleyin ve Kate Winslet'in hıçkırığını duymamak için sesi kısmayın. Ölüm sahnesi demişken, Jim Carrey'nin Aman Tanrım filminde bu sahneyle ilgili yorumu aklıma geldi: Bruce Almighty röportaj yaptığı yaşlı kadına sorar :
-Leonardo suya gömülürken hiç üzülmedin mi? Neden tahtanın üzerine sadece sen çıktın? Yoksa koca kıçının donmasından mı korktun?
Sizce bir film neden espri konusu olur? Bence ya gerçekten absürt bir tarafı vardır ya da fazlaca popülerdir. Sizce Titanic için hangisi geçerli?

Meraklısına:
_Birçok kameraman çekimler sırasında zatürreye yakalandı.
_ Kate Winslet'in toplu vücut yapısını yönetmen çok sevimli bulduğu için sette ona Kate Weights diye seslendi.
_Kate bu film için biraz kilo vermek zorunda kaldı. Birçok defa kilolu bir bayan olduğuna dair eleştirilere maruz kalan Kate'e Leonardo şu tavsiyede bulunmuş : ' Herkes sana şişmansın diyecek, onları sakın önemseme. Bence sen muhteşemsin '
_Rose filmde kendini 'zavallı küçük zengin kız' olarak tanımlamıştı. Bu aslında filmin oyuncularından Gloria Stuart'ın bir filminin adı. bkz. 'Poor Little Rich Girl'
_Film stüdyosu Leonardo di Caprio'nun yerine Matthew McConaughey'in oynamasını istedi ama yönetmene söz geçiremedi.
_ İstisnasız tüm bayan oyuncular korse giydi.
_ Rose filmde 80 defa 'Jack' diyor. Jack ise 50 defa 'Rose' diyor. Bu da repliklerinin oldukça büyük bir kısmı demek.
_ Yönetmen filmin tema müziğini bestelemesi için aslında Enya'yı istemişti; fakat o bu teklifi geri çevirdi.
_ Filmin açılış sekansındaki ses sanılanın aksine Celine Dion'a değil Sissel'e ait.
_ Rose filmde 80 defa 'Jack' diyor. Jack ise 50 defa 'Rose' diyor. Bu da repliklerinin oldukça büyük bir kısmı demek.
_ Yönetmen filmin tema müziğini bestelemesi için aslında Enya'yı istemişti; fakat o bu teklifi geri çevirdi.
_ Filmin açılış sekansındaki ses sanılanın aksine Celine Dion'a değil Sissel'e ait.
_ Rose'un torununu canlandıran Suzy Amis, gerçek hayatta yönetmenin eşi.
_ Bir sinema dergisinin düzenlediği ankete göre E.T ve The Green Mile'ın ardından en hüzünlü finale sahip üçüncü film.
_ Filmin DVD'de yer alan birçok silinmiş sahnesi var. Bunlardan birisi Rose'un intihara karar vermeden önce odasında geçirdiği sinir krizi. ( Müthiş bir oyunculuktu) Bir diğeri üçüncü sınıf yolcuların partisinden dönerken Jack ve Rose'un güvertedeki konuşmaları. Bir diğer sahne ise Caledon'un yardımcısı ile Jack'in dövüş sahnesi ( İyi ki kesilmiş) ve Jack'in partide dans ettiği küçük kız Cora'nın boğulma sahnesi._ Leonardo Di Caprio Oscar'a aday olmamasını protesto etmek için davet edildiği törene katılmamıştı. ( bu bilgi için arkadaşıma teşekkürler) Fakat oylama esasına dayalı MTV film ödüllerinde en iyi erkek oyuncu seçilmeyi başardı.
Yeni bir sinema blogu demek.. Yazıların devamı gelecek mi?
YanıtlaSilEn kısa zamanda yeni yazılar ekleyeceğiz.
YanıtlaSil